Haberi okuyunca yüreğim sıkışmıştı. Beşparmak’ta yangın çıkmıştı. O dağları iyi bildiğimden “eyvah” dedim. Çünkü bu sıcaklarda şimdi oraları çıra gibidir. Daha sonra İhsan Garagöz’ün paylaşımını okuyunca rahatlamıştım. Hem yangın söndürüldüğü için, hem de Çavdar Köylülerinin bu söndürme işini hep beraber gerçekleştirdiklerini öğrendiğim için mutlu olmuştum.
O zamanlar güzel de bir haber almıştık. Buralarda yeni kaya resimleri bulunmuş ve bu yöreler Anıtlar Kurulu tarafından SİT alanı olarak ilan edilmişti. Bu haber çok kıymetliydi. Çünkü çevre dernekleri yıllardır hep yanlış yeden yürüyor ve Latmos’un milli park olması için kampanyalar düzenliyorlardı. Halbuki milli park çevreyi talan eden, doğayı katleden maden şirketleri için bir engel değildi. Onlar yine dağı taşı kazmaya devam edecekler ve de kıyım daha da acımasız olarak sürecekti.
Bu köşede defalarca yazdım ve yine tekrar edeceğim. Milli park kararı madencilik çalışmalarına engel değildir. Milli park olunca maden şirketlerinin evvelce almış oldukları ruhsatlar iptal olmuyor. Ayrıca bu karar yeni ruhsat almalarına da engel değil. Böyle bir kararda maden şirketleri yine kazmaya, yine talan etmeye devam edeceklerdir.
Milli park olunca asıl zararı orada yaşayan köylüler çekeceklerdi. Hayvanlarını otlatamayacaklar, arıcılık bile yapamayacaklardı. Hatta en büyük gelirleri olan çam fıstığı ve zeytinlerini bile hasat etmekte engellerle karşılaşacaklardı. Elbette ki o ağaçlar yerlerinde durmaya devam ederse…
Bir tarihte Aydın İl Kültür Müdürü bu dağ köylerimizden Karakaya Köyü’nü ziyaret edip kahvede köylülere güya bilgi vermişti:
“Size kim söylüyor bu lafları? Kim demiş milli park olunca zeytin hasadı yapamazsınız diye? Elbette ki herkes kendi tapulu arazisinde istediği gibi hasat yapabilir…”
Yukarıdaki açıklama elbette ki yanlış değil. Ancak; oralardaki zeytinliklerin büyük bölümü tapusuz orman arazisi. Müdür kelime oyunu yaparak yalan söylemeden insanları yanıltmaya çalışmıştı.
SİT kararıyla sorunun büyük ölçüde çözüleceğini düşünüyorum. Karar ne kadar bir alanı kapsıyor bilmiyorum ama umarım sadece kaya resimlerinin değil, oralara varmak için kullanılan güzergahları da kapsar ve o eşsiz doğa biraz olsun nefes alır.
Artık başta madenciler olmak üzere doğa düşmanlarına karşı doğrudan savunmasız değiller. İşte bu nedenle, yangın haberini öğrenince üzülüp panik yapmıştım. Yine birileri haince emeller mi kovalıyor diye…
En çok sevindiğim olay ise köylülerin hep birlikte dağlarına sahip çıkmaları olmuştu.