Şu anda ülkemizin ana gündemi nedir diye düşünsek, buna sağlıklı bir cevap verebilecek olan var mı, bilmiyorum. Bir tarafta seçilmiş belediye başkanlarının görevlerinden alınıp tutuklanmaları ve yerlerine kayyum atanması, diğer tarafta gerek iktidar, gerekse muhalefete mensup siyaset insanlarının birbirlerine kavgada bile söylenmeyecek sözleri söylemeleri…
Bütün bu karmaşa ortamında bazı meseleleri de gündemden kaçırıyoruz gibi. Hayat pahalılığı ve enflasyondan söz edemiyoruz. Dünyanın bütün geri kalmış ülkelerinden ülkemize gelen, kendilerine “düzensiz göçmen” ya da “düzenli göçmen” gibi tanımlar yüklenerek ülkemizde adeta ayrıcalıklı bir statü ile hayatlarını sürdüren sürekli misafirler ve onlara tanınan imkanlar ile harcanan kaynaklar…
***
Sevgili okuyucu, bu ülkenin bir yurttaşı olarak bunlar beni rahatsız ediyor. Ben belli bir yaşın üstünde bir emekli yurttaş olarak şimdiye kadar ülkeme olan sorumluluklarımı yerine getirmiş olmamın verdiği gönül rahatlığıyla, huzur ve güven içinde yaşamak ve en temel ihtiyaçlarıma rahatça erişebilmek isterim.
Ben bu ülkede askerliğimi yaptım. Vergimi yasaların tayin ettiği şekilde ve miktarda ödedim. Ödeyemediğim zamanlarınkini daha sonra cezalarıyla ödedim. Yasalara saygılı oldum ve kayıtsız şartsız olarak uydum. Devletin görevinde bulunduğum süre içinde de gönderilen yere gittim ve elimden gelen hizmeti verme çabası içinde oldum. Çabalarım devletim ve onun yöneticileri tarafından takdir görüp ödüllendirildi. Bir devlet memurunun alabileceği bütün ödülleri almış olmanın da onur ve gururunu yaşıyorum.
Bugün geldiğimiz noktada bu karmaşaya bakıp da üzülmemem mümkün mü?
Elbette ki üzülmemiz gerekiyor. Biz bunlarla uğraşacağımıza bütün enerjimizi daha müreffeh bir ülke olabilmek için harcamalıydık. Birbirimize hakaretler yağdırmak yerine omuz omuza, el ele üretim yarışına girmeliydik.
***
Son söz; Söke ülkemizin en zengin ve de en bereketli kentlerinden biri olarak bilinir. Bu nedenle de sürekli olarak göç almıştır. Ülkemizin her tarafından gelip yerleşmiş hemşerilerimiz olmuştur. Elbette ki bu zenginliğin kaynağı da muhteşem ovamız ve de ovada yetişen “beyaz altın” diye tanımladığımız pamuğumuzdur.
Bakınız, bu zengin diye tanımlanan Söke bile şu anda açılacağı söylenen “Kent Lokantası”nı heyecan ve sabırsızlıkla bekler hale gelmiştir. Biz siyasi kavgalarla değil, yoksulluğu ortadan kaldırmakla uğraşıyor olmalıydık.
Bu ülkenin gerçek gündemi daha fazla üretim, daha refah içinde bir millet haline gelebilme çabaları olmalıydı.
Yine de “inşallah” diyorum ve ümit ediyorum.
Umarım bu karmaşa biter. Huzurlu bir toplum olarak herkes kendi sorumluluklarına sahip olur. Çünkü millet olarak çok yorulduk. Çalışmaktan değil, kavgadan yorulduk. Lütfen bizi daha fazla yormayın.