Bazı konular çok fazla konuşulmasa da kamuoyunda bir rahatsızlık yarattığı ortada. Bunlardan biri de milletvekillerinin emekliliği. Hani halk arasında “kıyak emeklilik” olarak adlandırılan emeklilik. Önü yok, arkası yok. İki sene milletvekilliği yaptın mı, emekli oluyorsun. Bu da kamu vicdanını rahatsız ediyor.
Geçtiğimiz hafta bir okuyucum yazdığım bir yazıya yorum yapmış. Yorumunda yazılarımı zevkle okuduğunu, ama şu kıyak emeklilik için de bir araştırma yapıp yazmamı istemiş.
Okuyucuyu anlayabiliyorum. Bazı yurttaşlarımızın yıllarca çalışıp prim ödemelerine rağmen sırf bir gün için 10-15 sene daha emeklilik beklediklerini duyuyoruz. Vatandaş bu durumu vicdanında kabullenemiyor. Aslında araştırılacak bir durum da yok. Zaten kendisi her şeyi biliyor ki, bu tepkiyi ortaya koymuş. Bu nedenle de bunu sadece bir tepki olarak düşündüğümden konuyla ilgili bir paylaşım yapmayacaktım. Ancak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan tarafından yapılan bir açıklama “pes artık” dedirtti.
Sayın Bakan emekli maaşlarının azlığı için bir teşhis koymuş. Çok fazla emeklimiz varmış. Bu kadar çok emekli olunca da elbette para yetmiyormuş. İfade aynen şöyle:
“16.6 milyon emekli var. Biz de SGK olarak bütçemizin yüzde 70’ini emeklilerimizin aylıklarını ödemeye ayırmak zorundayız. Geri kalan yüzde 30’u için vatandaşlarımızın sağlık giderleri, ilaç ihtiyaçlarını karşılamak için ayırıyoruz”
Aklıma yıllar önce bir milli Eğitim Bakanının söylemiş olduğu bir söz geldi. O bakan “şu okullar olmasa milli eğitimi ne güzel idare ederdim” şeklinde veciz bir söz söylemişti. Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımızı bu ifadeleri de farklı değil. Emekliler olmasa sosyal güvenliği ne güzel sağlayacaklar…


İlginç olanı, bu kadar emeklimiz varken, yine emeklilikte yaşa takılan pek çok hak etmiş emekli adayımız varken ve alınan düşük ücretler ortadayken Bakan Beye kimse çıkıp da milletvekillerinin kıyak emekliliklerini ve de aldıkları astronomik emekli maaşlarını sormuyor. Onlar da bu parayı içlerine sinerek çoluk çocuklarına yediriyorlar.
Bakanımızın ifadesine göre beş milyon kadar EYT Başvurusu olmuş ve bunların yarısına yakınının emeklilik işlemi gerçekleştirilmiş. Bunların da %58’i çalışmaya devam ediyormuş. Yani Sayın Işıkhan buna kafayı takmış. Bunda ne varsa; milletvekillerinden de hem emekli olup hem vekillik yapanlar yok mu? Üstelik onlar normal emekliler gibi kök maaş falan gibi dertlerle de uğraşmıyorlar. Bakınız, hem emekli hem de vekil olan bir kişinin aylık maaşı 280 bin lirayı buluyormuş. 24 ay vekillik yapan bunu hak ediyor. Senelerce çalışıp prim ödeyen emekli ise o parayı bir senede bile alamıyor. Aldığıyla evinin kirasını ödeyemiyor.
Çalışmayacak da ne yapacak Sayın Bakan?
Ben olsam Sayın Işıkhan’a dünyada böyle bir uygulama olup olmadığını sorardım. Çünkü yıllarca çalışıp prim ödeyen sade vatandaş emekli olmak için yaşını doldurmayı beklerken 24 ay görev yapan milletvekili normal emeklinin on katından fazla maaş alıyorsa bu işte bir yanlışlık olduğu ortada…
Son söz; emeklilik için prim ödeme kriteri ve de yaş kriteri varsa bunlar milletvekillerine de uygulanmalı. Vekilini milletin üstünde tutan bir anlayış adil değil.