Çok güzel yasalar çıkarıp çok güzel uygulamalar ortaya koyuyoruz. Ancak; bizim güzel olmayan bir huyumuz var. Yaptığımız güzel şeyleri de bozmaktan geri durmuyoruz.
Sosyal medyada gördüğüm bir haber benim böyle düşünmeme ve bu yazıyı yazmaya neden oldu. Ülke insanı olarak her vesileyle iyiden ve doğrudan yana istekler belirtip öyle ifadeler kullanıyoruz da, söz konusu kendimiz olunca bir şekilde yasaların da ardından dolanmanın çabası içine giriyoruz.
Sevgili okuyucu, ÇED uygulaması diye bir şey var. Açılımı da sanırım “Çevresel Etki Değerlendirmesi” gibi bir şey. Konuyu Latmos’taki madenlerden ya da hemen yakınımızdaki çimento fabrikası üzerinden açıklayabilirim. Maden şirketleri ruhsat aldıkları bir alanda çalışmaya başlamadan önce böyle bir rapor almak zorundalar. Yani yapılacak çalışmanın çevreye olumsuz bir etkisi olup olmadığı araştırılıp bir anlamda uygunluk belgesi verilecek. Bu raporu sadece bakanlık verebiliyor.
Bakınız, Söke Çimento fabrikası da geçtiğimiz yıllarda kapasite arttırmak için başvuruda bulundu. Bunun için de ÇED raporu gerekliydi. Fabrikanın çalışmalarından etkilenecek olan hemşerilerimiz için Fevzi Paşa Mahallemizde bir de ÇED toplantısı yapılmıştı. Bazı vatandaşlarımızın olumsuz beyanlarına ve çekince belirtmelerine rağmen fabrika emeline ulaştı. Sonuçta devlet karayolunun da üzerinden geçen o taşıma bandıyla dağlardaki taş ve kayalar fabrikaya taşınmaya başladı. Böylece daha fazla hammadde için daha fazla dinamit patlatıldı. Hem bitkiler ve oradaki köylülerin yaşam alanları zarar gördü, hem de yer altı suları oluşan çatlaklardan kaçarak kayboldu. Şarlak gibi bir doğa harikasının bile suyu kesildi. O güzellik başka ülkelerde olsa koruma altına alınıp gelecek kuşaklara bırakılırdı. Biz birilerinin üç kuruş fazla kazanmaları için feda ettik.
***
İş bu kadarla da bitmiyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi heybedeki asıl büyük turp bu ÇED raporunu da devre dışı bırakan “ÇED gerekli değildir” şeklindeki bir rapor.
İlginçtir; ÇED raporunu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verirken ÇED gerekli değildir şeklindeki rapor bir vali yardımcısının imzasıyla alınabiliyor. Yani hiç kimse gidip bakanlık kapılarında uğraşmaya gerek görmüyor. Vali Yardımcısı imzayı bastı mı iş tamam. Bu da bana son derece saçma geliyor.
Örnek veriyorum; bir vali yardımcısının Beşparmak’ta bir maden şirketinin yeni alanlarda çalışması için ÇED gerekli değildir şeklinde bir rapor vermesi ne kadar bilimsel ve doğru bir kara olur ki?..
Geçen hafta sosyal medyada böyle verilen bir raporu, yani ÇED gerekli değildir şeklindeki raporu bir mahkemenin iptal ettiğini okuyunca çok sevindim. Umarım bu bir emsal karar olur ve artık bu türlü işlerde izinler de işin ciddiyetine uygun araştırmalar sonucu verilir.